The Lost Word
- 349 stránek
- 13 hodin čtení
Originally published in Turkish in 2008 by Kalem Agency.
Originally published in Turkish in 2008 by Kalem Agency.
Babam bizi bırakıp gittikten sonra Ada’yı da evi de orada geçirdiğim mutlu çocukluk anılarını da silmiştim aklımdan. Öyle sanıyordum. Demek ki silememişim, sadece bastırmışım, bilinçdışının en karanlık dehlizlerine itmişim ki şimdi Ada’nın bahar kokularıyla birlikte o duygular da birer birer çıkıyor saklandıkları geçmiş zaman mezarlarından.Edebiyatına eşik atlatmak için yeni bir “ses” bulma peşinde tehlikeli sulara açılan ünlü bir yazar. Hayatında yeterince bağ kuramadığı babasını ölümünden sonra anlamaya, yazdıklarının izini sürerek ardında bıraktığı gizemi aydınlatmaya çalışan bir evlat. “Büyük yazar”a hayran edebiyat tutkunu gençler. Bir zamanlar edebiyatçılara ev sahipliği yapmış ama zamanın acımasız tokadını yiyip kimliğini kaybetmeye başlamış bir ada...Oya Baydar, gizem ve merak unsurlarıyla harmanladığı romanında yazma tutkusunu, yazarlık hevesini, yazarın “vasat”ı aşma kaygısını, günümüz dünyasında edebiyatın metalaşmasını, ses-söz-yazı ilişkisini irdeliyor.Yazmak, yazarlık, edebiyat dünyası ve zamanın insanları da, mekânları da, edebiyatı da öğüten gücü üzerine bir roman.
Oya Baydar, bu kez kedilerle çıkıyor karşımıza: "Kedi Mektupları"yla... "Elveda Alyoşa"dan sonra yazdığı "Kedi Mektupları" bir kedi romanı mı? Bu konuda, romanın kedi kahramanlarından Nina, acımasız eleştirilerini şöyle dile getiriyor: "Bu hikayede kedilere ilişkin dişe dokunur, yeni bir şey yok, ama insanları yakından tanıyıp anlamak isteyen kediler için çok yararlı bir kaynak... Hanımımın kedileri anlattığını sanırken aslında kendini ve kendi gibileri anlatması, edebi açıdan büyük bir eksiklik. Bu belki de onun kötü bir yazar olmasından değil de insan denen yaratığın kendine dönüklüğünden, doğayı ve hayatı bütünlüğü içinde kavrama yeteneğinden yoksun oluşundan kaynaklanıyor." "Kedi Mektupları"nda, kediler ve insanlar bir sorunun yanıtını arıyorlar. O soruyu soran insan, bir daha huzur bulabilir mi? O soruyu soran kedi, artık kedi olarak kalabilir mi? İçinde yaşadığımız bu büyük kasırganın ve tarihsel dönemecin ortasında, köklerinden kopup dağılmış bir avuç insanın ve onların kedilerinin korkuları, kederleri, sevinçleri, kaderleri çağımızın düşünen insanının aynası mı yoksa?.. Kedi Mektuplan'nı okuyan hiçbir insan artık kedilere eski gözleriyle bakmayacak; "Kedi Mektupları"nı okuyan hiçbir kedi artık insanları eskisi gibi görmeyecek.
Der Kunsthistoriker Teo kehrt nach Jahren des Exils nach Istanbul zurück und sucht das Judasbaumtor der byzantinischen Stadtmauer. Auf seiner Reise begegnet er Derin, Ülkü und Kerem Ali, die ebenfalls Geheimnissen ihrer Vergangenheit nachgehen. Ein fesselnder Roman, in dem die Stadt Istanbul eine zentrale Rolle spielt.