Knihobot

Ahmet Altan

    Tento autor je známý jako zkušený novinář a komentátor, jehož práce se často zabývá alternativními pohledy na historii a společenskými tématy. Jeho psaní se vyznačuje odvahou zpochybňovat dominantní narativy a zkoumat citlivé otázky turecké společnosti. Prostřednictvím svých sloupků a televizního programování ovlivnil veřejnou debatu a podnítil kritické myšlení. Jeho literární přínos spočívá ve schopnosti provokovat a formovat diskurz prostřednictvím své nekompromisní publicistiky.

    Ahmet Altan
    Ich werde die Welt nie wiedersehen
    Like A Sword Wound
    Dying is Easier than Loving
    Love in the Days of Rebellion
    Lady Life
    I Will Never See the World Again
    • 2021
    • 2021

      A coming-of-age story about freedom with an erotic edge set in modern Turkey – a society navigating great change, like the young male protagonist.

      Lady Life
    • 2020

      With striking clarity and imaginative power, Altan evokes the traumas and upheavals of Ottoman history, showing how-over a hundred years later-the events and wounds of that time still resonate in the tensions and contradictions of today's Turkey.

      Love in the Days of Rebellion
    • 2019

      A resilient Turkish writer's inspiring account of his imprisonment that provides crucial insight into political censorship amidst the global rise of authoritarianism. The destiny I put down in my novel has become mine. I am now under arrest like the hero I created years ago. I await the decision that will determine my future, just as he awaited his. I am unaware of my destiny, which has perhaps already been decided, just as he was unaware of his. I suffer the pathetic torment of profound helplessness, just as he did. Like a cursed oracle, I foresaw my future years ago not knowing that it was my own. Confined in a cell four meters long, imprisoned on absurd, Kafkaesque charges, novelist Ahmet Altan is one of many writers persecuted by Recep Tayyip Erdoğan's oppressive regime. In this extraordinary memoir, written from his prison cell, Altan reflects upon his sentence, on a life whittled down to a courtyard covered by bars, and on the hope and solace a writer's mind can provide, even in the darkest places.

      I Will Never See the World Again
    • 2018

      Ich werde die Welt nie wiedersehen

      Texte aus dem Gefängnis

      4,7(3)Ohodnotit

      »Ich werde die Welt nie wieder sehen. Ich werde nie wieder den Himmel ohne den Rahmen sehen, den die Wände des Gefängnishofes bilden.« Am 16. Februar 2018 wurde der große türkische Intellektuelle Ahmet Altan in der Türkei zu lebenslanger Haft verurteilt. Altan ist einer der wichtigsten, mutigsten Journalisten der Türkei, der immer offen gesagt hat, was er denkt. Ihm wird vorgeworfen, »unterschwellige Botschaften« über den Putschversuch im Jahr 2016 verbreitet zu haben. Im September 2018 ist im S. Fischer Verlag »Ich werde die Welt nie wieder sehen. Texte aus dem Gefängnis« erschienen. Es ist eine beeindruckende Sammlung teilweise sehr persönlicher, fast philosophischer Texte, in denen Altan auf eindringliche Weise über Freiheit, sein Leben im Gefängnis und die politische Situation in der Türkei schreibt. Ein eindrucksvolles Buch und wichtiges Zeugnis. Zum Erscheinen jährte sich seine Verhaftung zum zweiten Mal, denn seit dem 23. September 2016 sitzt er in Untersuchungshaft. Im November 2019 wurde Ahmet Altan in Abwesenheit mit dem Geschwister-Scholl-Preis ausgezeichnet.

      Ich werde die Welt nie wiedersehen
    • 2015
    • 2013

      Son oyun

      • 416 stránek
      • 15 hodin čtení
      3,5(324)Ohodnotit

      Daha orada, o anda onun en tehlikeli yanının, istediği anda şefkat uyandırabilmesi olduğunu anlamıştım. Tanrı, hep aynı emri verdi, "Şehvetten sakının," bu emre uyamadık, çelişkilerden hoşlanan Tanrı kendi emriyle bile çatışacak kadar güçlü bir şehvet duygusu vermişti hepimize, bu zavallı kullarından o görkemli yaratıcılığının ürünü olan şehvetle dövüşmesini istemişti, kim Tanrının yarattıklarıyla baş edebilir ki, hiçbirimiz edemedik, en masumlarımız bile rüyalarında günaha bulaştı, emre uyamadık ama şehvete karşı dikkatli olmayı, şehvetle boğuşmayı, onu bastırmak için uğraşmayı, ondan kaçmaya çalışmayı öğrendik, yenilsek de zayıf bir kalkanımız, ince bir zırhımız oldu. Şefkat öyle değildi. Tanrı şehvetin yolunu kapatırken şefkatin yolunu sonuna kadar açmıştı, kimse şefkatin yolunda yürürken tedirgin olmaz, kuşku duymaz, kaçması gerektiğini düşünmezdi. Yüzündeki gizli gülümsemesinden anlaşıldığı gibi o bunu içgüdüleriyle sezmiş, Tanrının yasakladığı topraklara girmek için tanrının şefkatini bir "Truva atı" gibi kullanmayı öğrenmişti, her erkek kapılarını açıp o atı gönül rahatlığıyla içeri alıyordu. Tanrının söylemeye vakit bulamadığını söylemek bana düşecekti, "Güzel kadınların uyandırdığı şefkatten korkun."

      Son oyun
    • 2007
    • 2005

      Hayatında herkesten ve her şeyden fazla sevdiği erkekten kaçarak Güneydoğu'nun dağlarında uluslararası bir araştırma grubuna katılan bir kadın. Bir daha hiç kimseyi o kadını sevdiği gibisevemeyeceğini bilmesine rağmen ruhundaki zaafları saklamak için yaptığı vahşice hatalarla karşısındakini yaralayan bir adam. Gerçek aşkın korkunç ağırlığını taşıyamayarak bir köprü gibi çöküp iki kıyısında iki insanı çaresiz bırakan bir ilişki. Affetmelerine izin vermediği için kendi hafızalarından bile nefret etmelerine rağmen affetmeyi beceremeyen insanların içine hapsoldukları bir yalnızlık. İki insanın bütün zekâlarını kullanarak öldürmek için uğraştıkları ve her yediği darbeyle biraz daha hastalanarak güçlenen bir tutku. Kutsal Mezopotamya ovasının eteklerinde yükselen dağlarda süren tehditkâr bir hayat. Bu iki insanın yaşadıklarını izleyen herkesin sorduğu bir soru: "Hayatım boyunca beni böyle seven biri oldu mu?"

      En Uzun Gece